6 Ağustos 2018 Pazartesi

ÖZGÜR AKIL ÜZERİNE


1784'le Immanuel Kant şöyle yazıyordu
"Aydınlanma, insanın, kendi aklını bir başkasının kılavuzluğu olmadan kullanamayışı durumundan kurtulmasıdır İnsanların çoğu ergenliğe erişip akıllarını, tembellikten ya da korkaklıklarından kendileri kullanmak istemezler. Bu yüzden birileri, bu gibileri gözetmeyi bellerler; bu gibileri hayvan güdüyorlar gibi, önce aptallaştırırlar, kapatıldıkları yerlerden çıkmalarını şiddetle yasaklarlar; tek başlarına yürümeye kalkışırlarsa başlarına ge­lecek tehlikeleri onlara anlatırlar. Ayrıca yasalar ve mevzuat, ergin olmayı-aklını kendisi kullanmayı sürekli engeller. Bu nedenlerden kendi başına, güvenle yürüyebilen pek az kişi vardır. Oysa aydınlanma için, özgürlükten başka bir şey gerekmez. Ne var ki, dört bir yandan 'düşünmeyin' diye bağırıyorlar. Subay,”Düşünme, talimini yap”;Papaz,”Düşünme İnan”;maliyeci, 'Düşünme öde' diyor. Oysa, aklın kamu önünde kullanılması özgür olmalı. Aydınlanma böyle sağlanabilir. Hiçbir dönemin, kurumun kendisinden sonraki dönemin bilgilerini genişletmemesi, insan­ların aydınlanmada ileri gitmemesi için sözleşmeler yapamaz."
18 yy 'da Diderot, d'Alambert, J.J Rousseau, Voltaire gibi düşünürler şu noktada birleşiyorlardı ki, düşünme­nin, vicdanın ve kalemin özgür olması, bilimin ilerleme­si için çok gereklidir ve sosyal ilerlemeyi sağlayacak tek araç bilimdir.
Dünyada hüküm sürmekte olan despotik, baskıcı yönetim biçimi düşünmeyin, itaat edin, ben sizin yerinize düşünürüm, sizin için en iyi kararları ben veririm diye salvolar halinde saldırmakta. Evet genç beyefendiler düşünmeyin, evet genç hanımefendiler itaat edin, despotik buyurgan yönetim sizden düşünmenizi, üretmenizi, en basit hak istemelerinizi yasaklıyor. Çünkü sadece onlar düşünür, sadece onlar güzel geleceği düşlerler. Onlar sizin yerinize düşünür, gerekeni yaparlar. Çünkü gelecek sizlerin değil, eski hafıza sahibi despotik, baskıcı, gerici yönetimindir. Çünkü sizler gelecek değilsiniz, çünkü siz yarın bu dünyanın sahibi olmayacaksınız, çünkü siz yeni hafıza sahibi değilsiniz, çünkü onlar ölünce de sizleri yönetmek istiyorlar. Evet doğru bizleri ölüler yönetir. Kadim atalarımızın geçmişte var olmalarının bugünkü nedeni bizleriz. Onlar biz bugün yaşayalım diye geçmişte var oldular. Bugünün despot yöneticileri de gelecekte var olmak için despotik, gerici, baskıcı nesiller üretmek istiyorlar. Ama tarih yanılmaz. Bugün teknolojik gelişmenin nimetlerinden yararlanıyorsak bunun nedeni geçmişte despotik, gerici, baskıcı, faşist anlayışlara karşı savaş vermiş ilerici, devrimci, dönüşümcü atalarımızın varlıklarıdır. İyi ki onlar geçmişte vardı. İyi ki yobazlara karşı canları pahasına ilerlemeyi, dönüşümü, devinimi savundular. İlerici kadim atalarımız olmasaydı bugün sahip olduğumuz bilimsel ilerlemelerin zerresine bile sahip olamazdık. Onlar hurafelerden arındırılmış, merakın muştuladığı özgür akıllara sahiptiler. Evet genç arkadaşlarım özgür aklın peşinde koşun. O özgür akıldır ki bizi tam bağımsız, özgür kılacak, insan ama gerçek insan olduğumuzu hissettirecek yapıdır. Unutmayın hepimiz en az 50 milyar olasılıktan birisi olarak bu güzelim dünyayı yaşıyoruz. Geri kalan milyarca olasılığın önüne geçerek varlık kazanmış insansal bedenimiz ve aklımızla güneşin aydınlığını, ayın ışıltısını, doğanın muhteşemliğine şahit oluyoruz. Bizim yerimize doğma ihtimali olan milyarlarca olasılık varlık bile kazanamadan yok oldular. Onları bizler temsil ediyoruz. Eğer insan olduğumuza inanıyorsak gerçek insan gibi olmalıyız. Özgür aklın peşinde koşan, sorgulayan, araştıran, evrimci, devrimci aklı hizmete sokmak zorundayız. İnsan özgür ve yaratıcı aklı ile insan olur. Geçmişin gerici, yobazlarının temsilcileri ne yazık ki günümüzde de varlıklarını sürdürüyorlar, sürdürmek istiyorlar. Ama gelecek, tarihinde gösterdiği gibi, onlar tarafından değil ilerici evrimci, devrimci gençler tarafından şekillendirilecektir.
Siz dersinize çalışın diyorlar, konuşmayın, protesto göstermeyin diyorlar. Sizin kendi sorumluluklarınızın bilincinde olmayan kuklalar olduğunuzu vurgulamaya çalışıyorlar. DÜŞÜNMEYİN, İTAAT EDİN diye avazı çıktığı kadar bağırıyorlar. Siz insanlaşma sürecinde üzerinize düşen ödevleriniz yapın. Araştırın, sorgulayın, özgür aklın gelişimi için taze güçler olarak her türlü desteği verin. Ama sakın şiddet uygulayarak kendi haklılığınızı göstermeye çalışmayın. Despotik, baskıcı yönetimlerin özgür akıl savunucularından istediği tam da budur, ŞİDDET. Şiddet özgür aklın kullanacağı yöntem değildir. Giardino Bruno, Galileo Galilei, Albert Einstein, Charles Darwin, Yunus Emre, Mevlana Celaleddin-i Rumi şiddetten uzak, özgür aklın savunucusu olmuşlardır. Bu ve benzeri büyük insanların sayesinde uygarlığın tüm nimetlerinden yararlanıyoruz. Bize miras kalan bu nimetleri daha da ileri götürüp gelecek nesillere daha iyi bir dünya sağlamak zorundayız. Bunun yolu sorgulayan, araştıran özgür akıldan geçer. Siz bakmayın despotik, baskıcı yönetimlerin söylemlerine. Dünya onların istediği gibi olsaydı insanlık tarihi olmazdı. Tarihi yaratan insandır, ama gerçek insan. Tarihin süreğenliği, evrimin temel amaçlarından biri olan hayatta kalma stratejileri geliştiren sadece ama sadece özgür akıl sayesinde olmuştur. Gericiliğin, bağnazlığın, despotizmin tarihi acı, kan ve gözyaşı ile yazılmıştır. Özgür akıl, insanlığın uygarlık yaratmasında temel belirteç olmuştur. Bağnaz bile bugün yaşam hakkı buluyorsa onun da bu hakkını özgür akıl sağlamıştır. Ona kalsaydı kendi de dahil hiçbir akıl yeryüzünde yaşam hakkı bulamazdı. Ne mutlu özgür akla sahip olanlara, ne mutlu bizi insan yapan özgür akla sahip kadim atalarımıza.